Faydalı Bilgiler
Faydalı Bilgiler
Et, besin değeri yüksek bir gıda maddesidir. 100 gram ette
15 ila 20 gram protein bulunur. Etin içinde ayrıca fosfor, demir ye bakır gibi
madensel tuzlar, A, D vitaminleri ve B vitamini bileşikleri vardır. Özellikle
karaciğer demir ve bakır mineralleri, A ve D vitaminleri yönünden daha
zengindir.
Et kan yapar ve kansızlığı önler. Bedeni canlı ve güçlü
kılar. Zihinsel gelişmeyi sağlar. Şişmanlığı önler. Bu özellikleriyle et
soframızın baş tacı olmuştur. Beslenmede etle ilgili şu özelliklerin de
bilinmesi gerekir:
Dana, piliç ve tavşan etinin, karaciğer ve beyinin sindirimi
kolaydır. Bunlara hafif etler adı verilir.
Koyun etine ve sığır etinin bazı parçalarına yarı hafif ya
da yarı yağlı etler denir. Bunların sindirimi beyaz etin (hafif etin-yağsız
etin) sindiriminden biraz daha zordur.
Kaz ve ördek etine, koyunun ve sığırın yağlı kısımlarına
ağır et ismi verilir. Adından da anlaşıldığı üzere bunların sindirimi daha
zordur. En ağır et domuz etidir. Zengin gelişmiş ülkelerde hastalıkların pek
çoğuna yağlı domuz eti neden oluyor.
Et tüketiminde ölçüyü kaçırmamak gerekir. Gut, damar sertliği, kalp hastalıkları, sinir bozukluğu ve sindirim rahatsızlıklarının kaynağında aşın et tüketimi vardır.
Nasıl Alacaksınız?
Birçok yemeklerimize kattığımız, ya da tek başına
tükettiğimiz, soframızın baş tacı olan eti satın alırken şu hususlara dikkat
etmeliyiz:
Bereketli olduğu, yani pek çok yemeğe katılıp lezzet verdiği
için aileler, özellikle dar gelirliler kıymaya rağbet ediyorlar.
Çok mecbur kalmadıkça hazır kıyma almayın. Halk sağlığını
hiçe sayan bazı kurnaz satıcılar hazır kıymaların içine, kafa eti, yürek,
akciğer, yağ gibi besin değeri az, üstelik kanda lipid ve kolestrol yapan
sakatat katıyorlar. Marketlerden ya da tanzim satış mağazalarından kıyma değil
parça et satın alın.
Kıymayı kasabınızdan alın ve gözünüzün önünde kıydırın.
Bazı etler uzun süre buzhanelerde dondurulmuş olarak
bekletildikten sonra piyasaya sürülüyor ya da donmuş et olarak başka ülkelerden
ithal ediliyor. Buzları çözülmüş bir etin yeniden buzlukta saklanması, içinde
bakterilerin, zararlı mikropların çoğalmasını kolaylaştırır. Bir eti satın
almadan önce dondurulmuş et olup olmadığını öğrenmenizde büyük yarar vardır.
Bir etin önceden dondurulmuş olup olmadığını şöyle
anlayabilirsiniz: Tabağa koyun ve bekletin. Fazla kan bırakıyorsa bu et önceden
dondurulmuş demektir.
Kasaptan kıymanızı günlük ihtiyacınıza yetecek kadar alın.
Kıymayı buzlukta donmuş olarak fazla bekletmeyin. Donmuş kıymanın içinde
bakteriler daha kolaylıkla ürer.
Nasıl Koruyacaksınız?
Buzdolabında kıymayı donmuş olarak iki ya da üç günden fazla
bekletmeyin.
Bu donmuş kıymanın eğer hepsini değil de ancak bir kısmını
yemekte kullanacaksanız tamamını çıkarıp buzunu çözmeyin. Bir bıçakla
kullanacağınız kadar olanı keserek alın. Kalan kısmı yine donmuş olarak
buzluğunuza koyun. Zira, yukarda da söylediğimiz gibi, donmuş eti çözüp yeniden
dondurursanız içinde bakteriler ve zararlı mikroplar daha kolaylıkla ürer.
Parça eti, hele de dana İse buzluğunuzda dört beş gün
saklıya bilirsiniz.
Et bozulmaya başlarken rengi karaya çalar, kokusu ağırlaşır
ve elinizde tuttuğunuz zaman yapışkan bir sıvı çıkarır..Balık ve yumurta
zehirlenmeleri kadar, et zehirlenmeleri de çok tehlikelidir. Bozuk olduğundan
kuşkulandığınız bir eti, ağır kokusunu gidermek için, içine karabiber v.s.
baharatlar katarak kavurup yemeklere katmaya kalkmayın, "Çok tamah çok
ziyan getirir" sözü kulağınıza küpe olsun,
Yaşınız kırkı geçmişse pastırma, sucuk, kavurma, salam,
sosis gibi et mamullerini çok az tüketin. Piyasada yapılan denetimler bu gibi
mamullerde daha lazla bakteri bulunduğunu gösteriyor.
Tüketmeyeceğiniz, arta kalan kıymayı kimyonla yoğurup bekletin. Kimyon mikroplan kırar.
Nasıl Yiyeceksiniz?
Et tüketiminde aşağıdaki hususlara dikkat edin:
Ette daha çok B vitamini ve bileşikleri bulunur. B ve B1
vitamini sıcağa karşı duyarlıdır. Ayrıca daha çok karaciğerde bulunan A ve D
vitaminleri yalnız sıcağa karşı değil, yağa karşı da duyarlıdır. Bu son iki
vitamin yağ içinde besin değerlerinden bir kısmını yitirirler. O halde, eti
kızartırken ya da ızgara yaparken, yağda ve ateşte fazla tutmayın. Özellikle
karaciğeri ızgara olarak hazırlayın.
Eti közlerken ateşte fazla tutmanın bir başka tehlikesi daha
vardır. Izgara denen alette fazla durdurulan et "hidrokarbür plisiklik"
adı verilen, kanser yapan bir asit çıkarır. Ayrıca her seferinde ızgaranızı
temizlemeyi ve üzerindeki artıkları kazımayı ihmal etmeyin. Kısacası, fazla
kızartılmış, ateşte fazla bekletilmiş et hem besin değerini, hem de lezzetini
yitirir. Sertleşir, sindirimi güçleşir. Atalarımız bu gerçeği "et kanlıca,
yiğit canlıca" sözüyle dile getirirler.
Köftenin yumuşak olmasını istiyorsanız, kıymayı yoğururken
içine ya bir yumurta sarısı katın ya da bir diş sarımsak doğrayın. Köfteyi sert
seviyorsanız kıymanıza bir parça kaşarpeyniri rendeleyin.
İşkembe çorbası yalnız ülkemize özgü bir yemektir. İçinde
bulunan yağlar kolest-rol yaparak kalp ve damar hastalıklarına neden olur.
Ayrıca bu yağların hiç bir besin değeri de yoktur. Sağlığınıza düşkünseniz,
dana işkembesini tercih edin ve üstünde bulunan yağları tümüyle kazıyıp çöp
sepetine atın. Çorbanız belki biraz lezzetsiz olur ama sağlığınızdan
kazanırsınız.
Yaşlı kimseler sakatata ve pastırma, sucuk, salam, sosis
gibi etten yapılmış ürünlere karşı dikkatli olmalıdır. Sağlık denetimlerinin
pek çoğu etten yapılmış yukardaki ürünlerin içinde zararlı bakterilerin
bulunduğunu ortaya koymuştur.
İlikli Kemik
Ülkemizde İlikli kemikden, daha çok, çorba yapımında
yararlanılır. Ayrıca etle yapılan yemeklerin lezzetini artırmak için de bu
yemeklere kemik suyu katılır.. Ne var ki, ev kadınlarımızın ya da aşçılarımızın
pek çoğu iliğin kemikten çıkıp suya karışmasına aldırış etmezler. Oysa, İlikler
kemiğin içinde kalıp sonradan çıkarılarak yemeğe konursa o yemeğin lezzeti daha
çok artar. Bunu nasıl gerçekleştireceksiniz? Yapabileceğiniz çeşitli şeyler
var:
Havucu yuvarlak biçimde kesip kemiğin açık olan kısmına tıpa
gibi yerleştirin.
Kemiği gözenekli ince bir beze sararak tencereye koyun.
Kemiği tencereye su kaynamaya başlar başlamaz değil, daha
sonra koyun. Böylece iliğin eriyip suya karışmasını önlemiş olursunuz.
Yorum Yap